Dehşetli Nuh Tufanının başlaması ile birlikte gök sularını azametle boşaltmış, yer sularını son tazyikle fışkırtmış yeryüzü büyük bir felakete sahne olmuştu. Bu büyük felaketle yeryüzü tamamen sularla dolmuş, Nuhun Gemisindeki canlılardan başka canlıların yaşama imkânı ortadan kalkmıştı.

Tufan tamamlanıp da sular çekildikten sonra, yeryüzü yeni bir döneme girmiş, taze bir canlılığa bürünmüştü. Yeni yeni ırmaklar ortaya çıkmış, canlılar hızla çoğalmaya başlamıştı. Afyon’un Dinar İlçesi Suçıkan Mevkii’nde kaynayan bir pınar da sularını taşırarak yol alırken, diğer yol arkadaşlarıyla birleşerek daha gür bir şekilde incir ve zeytin diyarına ulaşmış, Büyük Menderes Nehri ismiyle bugünlere gelmiştir. Ege Denizinde son bulacak bu yolculuk içinde hayata dair ne varsa hepsini barındırır.

Suyun bereketi ile doyan, suyun bereketi ile mutlu olan, suyun bereketi ile şifa bulan insan, bu bölgede doğmuş, büyümüş, hayat sürmüş; devletler, imparatorluklar kurmuştur. Nankörlüğü affetmeyen ilahi nizamı, Mendereste ve onun suladığı topraklarda görmek hiç de zor değildir.

 Kur’anda adı geçen incir ve zeytini yer altı ve yerüstü sularıyla besleyen ve Büyük Menderes vadisine can suyu olan Büyük Menderes Nehri, ulvi bir görevi yerine getirmenin haklı kıvancını yaşamaktadır. Bağrında taşıdığı berrak sularla canlılığın, yine sürükleyerek getirdiği alüvyonlarla bereketin ve bolluğun adeta timsalidir. Başka coğrafyaya nasip olmayan bu ırmağın gizemi geçtiği yörelerde asırlardan beri dilden dile anlatılır gelir. Bu ırmağa zarar verenlerin, suyunu zehirli ve pis atıklarla kirletenlerin, bilinçli olarak sularının güzelliğini ve tadını bozanların bu dünyada iki yakasının bir araya gelmediği söylenir. Sadece bu dünyada değil öbür âlemde de büyük bir sorgulamadan geçileceğine yürekten inanılır. Onun için yöre insanları Büyük Menderes Nehri’nin sularından faydalanırken ona eziyet etmez, kirletmemek için azami gayreti gösterirler. Anlatılan bir olay yörede dehşete neden olmuştur. İki kadın Menderes kenarında bulunan tarlalarında çalışırken büyük apteslerini giderme ihtiyaçları doğmuş ve büyük abdestlerini ırmağa boşaltmışlar. O pislikler ırmağın üzerinde yüzerken birden sular kaynamaya başlamış. Su adeta çıldırmıştır. Pislikler ejderha halini almış ve o iki kadını azaplı bir ateşle yakarak yutmuştur. Görenleri dehşete düşüren bu olay, Büyük Menderesin gizemini ortaya koyan yaşanmış olaylardan bir tanesidir. Büyük Menderes Nehri kendisine yapılan eziyeti, zulmü ve kirliliği asla unutmaz ve intikamını ergeç alır. Zalimden almasa bile çoluğundan, çocuğundan intikamını dehşetli bir şekilde alır. Bazen de dostları vasıtasıyla intikamını alır.

Geçen yazımızda bahsettiğimiz gibi Büyük Menderes Nehri, Aydın hudutlarına Buharken’ten girer, devamında da Kuyucak ilçesi sınırlarına ulaşır.

Kuyucak’ın ilk yerleşim yerinin neresi olduğu, ne zaman kurulduğu ve burada kimlerin yaşadığı kesin olarak bilinmemekle beraber yapılan tarihi araştırmalar, incelemeler ve bulunan tarihi eserlerden Kuyucak yöresinde Romalıların yanı sıra Proto Hititler, Lidyalılar’ın  da yaşadığı bilinmektedir.

Türklerin Anadoluya akınları başladığında Kuyucak yöresine gelen Yörükler Oymak ve Aşiret adlarını bu yerlere vermişlerdir. Bugünkü yerleşim yerlerinden pek çoğu Gencelli Yörükleri, Geygel Yörükleri, Horzum Yörükleri, Ortakçı Yörükleri, Buhram Yörükleri vb.tarafından kurulmuştur.

Bunlardan başka Hardallı Yörükleri, Kuyucak’ın kuzeyindeki Karadağ eteklerinde oturmuş bu dağa onların adı verilmiştir (Hardal Dağı). Kuyucak’ın doğusunda Yıkıklar deresine Tulumcuoğlu Yörükleri, Arapdede mevkiine Pir Ahmet Yörükleri Karadağ eteklerine Sadıkhoca Yörükleri gelip yerleşmişlerdir. Sonraları bunlar aralarında anlaşarak bir yere yerleşmeyi planlamışlar ve Kuyucak’ın bugünkü bulunduğu yere köy kurmuşlardır (1160). Yerleşimde derekavağın yamaçlarındaki Mağara ve kayalıklardan yararlanmışlardır. Son 150 yıl içinde Hacıhalil Oğulları, Çadır Kalktı Yörükleri, Karadecal Yörükleri, Deli Ahmet Oğulları ve Mehmetler gibi Yörük aileleri şimdiki Kurtuluş mahallesinin olduğu yere gelip yerleşmişler, bu nedenle bu mahalleye Yörük mahallesi adı verilmiş, ancak ne hikmetse bu güzel ad daha sonraları Kurtuluş mahallesi olarak değiştirilmiştir.

 Bir rivayete göre Pir Ahmet, Sadık Hoca, Tulumcuoğlu Yörükleri sürülerini otlatırken birbirleriyle konuşma esnasında siz nerede konaklıyorsunuz diye sorduklarında diğeri “karşıdaki koyalıkta oturuyoruz” cevabını verir. O günden beri bu yöreye Kuyucak adı verilir. Diğer bir rivayete göre de, halk su ihtiyacını karşılamak için pek çok kuyu açmış, bundan dolayı da adı Kuyucak olmuştur.

Aydın dağları ile Menteşe dağlık yöresi arasında uzanan Büyük menderes nehrinin doğusunda yer alan Kuyucak’da Anadolu Selçuklu, Aydın Beyliği ve Osmanlı döneminde pek çok alim, mutasavvıf ve büyük zatlar yetişmiştir. Ayrıca Âlimler sülalesi olarak bilinen Kuyucaklızadeler sülalesinden de zincirleme olarak pek çok Âlim yetişmiştir. Bunlardan Kuyucaklızadeler sülalesinden Abdurrahman Efendi, 1787 yılında ders vekili ve Enderun-i Hümayın hocası olmuş. 1790 yılında Harameyn Müftüsü daha sonra da İzmir Mollası olarak görev yapmıştır.

Bir başka âlim de Kuyucaklı Atıf Mehmet Efendidir. On dokuzuncu yüzyıl Türk Bilim Dünyasının saygın isimlerindendir. Büyük bir matematik alimi olan Atıf Efendi, aynı zamanda büyük bir fıkıh alimiydi.

Kurtuluş savaşı döneminde de Kuyucaklılar işgal güçlerine karşı şanlı bir direniş göstermişlerdir. Pek çok adsız kahramanı ile tam bir Kuva-i Milliye ruhu içersinde Yunan işgal kuvvetlerine karşı mücadelelerini iki sene boyunca devam ettirmişler, pek çok Kuyucaklı, Kurtuluş Savaşında düzenli ordular içerisinde savaşma şerefine nail olmuştur.

Bu gün içinde tarihi sorumluluğunu her alanda yerine getiren Kuyucaklılar, yetiştirdikleri ürünlerle, tarımda, sanayide ve diğer alanlarda ülke ekonomisine önemli katkılar sunmaya devam etmektedir.

Büyük Menderes Nehrinin getirdiği bolluk ve bereket Kuyucak ilçesinde her alanda hissedilmekte ve Menderes Nehri Tarihi yolculuğuna devam etmektedir.

Bekir Aygül

Yazar/Şair

Leave A Comment

Recommended Posts

Uncategorized

Yörüklerin Yaşam Tarzı

Yörüklerin Yaşam Tarzı Bekir Aygül Özet: Çalışma Türklerin kadim geleneğini devam ettiren ve çağımıza taşıyan Yörükler üzerinedir. Yörükler, Türkistan’dan Balkanlara Türk kültür ve değerlerini yaşatan; bu kültürel mirası muhafaza etme bilincinde olan ve toplumsal hafızanın en kuvvetli olduğu Türk topluluklarını oluşturmaktadır. Çalışmada […]

Bekir AYGÜL